Marka dediğimiz şey; yalnızca renk paleti, font seçimi ya da ‘cool’ bir slogan değildir.
Marka, müşterinizin zihninde kapladığınız yerdir. Bir kimliktir. Ve o kimlik; stratejiyle inşa edilir, konumlandırmayla yön bulur. Yani marka olmak, tasarım meselesinden çok karar meselesidir.
Peki neden stratejiyle başlamak zorundasınız?
Çünkü pazar, sizin ne sunduğunuzla değil, ne fark ettirdiğinizle ilgilenir. Herkesin aynı ürünleri sattığı bir dünyada, farkınızın ‘ürün’ değil ‘anlam’ olması gerekir. İşte o anlamı veren şey: konumlandırmadır.
Rakibiniz ucuzsa, siz neden pahalı olmalısınız? Rakibiniz ulaşılabilirse, siz neden seçkin kalmalısınız?
Bu soruların cevabı, sizin rotanızı çizer. Eğer bir markanız yoksa, indirimle büyümeye çalışırsınız. Ve bilirsiniz, indirim büyütmez. Erteler. Oysa konumlandırılmış bir marka, kendi fiyatını belirler, müşteri değil. Marka stratejisi bir lüks değil, mecburiyettir. Ve doğru konumlanan bir marka, satış başarısı ile duyulur.
Navishopper olarak, markaları yalnızca bir ‘görsel dünya’ya değil, stratejik bir kimliğe kavuşturuyoruz. Yol haritanız yoksa, sizi tabelanız değil, kampanyanız değil, ancak rotanız büyütür. Biz de tam o noktada devreye giriyoruz.